Anaïtis Tapınakları ve Mezhebi

ZİLE, NİNOVA Melikesi SEMİRAMİS 

Tarafından Kurulmuştur



(Tokat'ın Antik Coğrafyası - Ekrem ANAÇ)
 (Tokat Kültür Araştırma Dergisi - Yıl : 11, Sayı : 18, Aralık 2003, sh. 52 - 54'de yayımlandı.)
 XIX. Yüzyıl'da Anadolu'da bir gezgin arkeolog olan ünlü Fransız Gezginci Charles Texier ilki 1833, ikincisi 1843 yılında başladığı Anadolu'da yıllarca süren seyahat ve incelemeleri sonucunda yurdumuzun büyük bir kısmını dolaşmış, kazılar yapmış ve aşağıda okuyacağınız bölümleri de içeren "Küçük Asya" isimli eserini 1862, 1882 yılında yayımlamıştır.
Turhal'ın yirmi dört kilometre Batı tarafındadır. Yeşilırmak (İris) bir tahta köprü ile geçilir ve Zile Ovası'nda yüksek olmayan bir boğaz ile ayrılan Daximonitis Ovası aşılır. Şimdiki Zile, koni şeklinde bir tepenin eteğindedir. İki bin hane Türk ve yüz elli hane kadar Ermeni nüfusa sahiptir.
Binalar Tokat'ınki gibi kiremitle örtülmüştür. Önündeki geniş ovalarda halkı pamuk ekerler. Yerli bez dokuyan tezgâhları da vardır. Yılda bir defa, çok büyük bir panayırı vardır. Ainsworth'un rivayetine göre, buraya her yıl kırk - elli bin kişi gelirmiş.
Bu panayır, Anaïtis Tapınakları'nın çevresinde yapılan dinî panayırları hatırlatır. Şehrin merkezinde kalenin süslediği ve çevre vâdilere hâkim olan dağ yükselir. Duvarları modern tarzdadır. Sadece birkaç sütun başlığı ve korniş kalıntısı göze çarpar; fakat görünürde çok eski çağların damgasını taşıyan hiçbir şey yoktur.
 Kasabanın ortasında tepesinde kalesi olan bir dağ vardır. Yine ortada, suları büyük bir havuza dökülen bir çeşme vardır. Bunun kaynağının nerede olduğunu, yerliler de bilmezler. Kalenin içinde, bir yeraltı kısmı olduğunu ve su kaynağına kadar devam ettiğini söylerler. Hamilton onun şehrin yakınlarında akan ve kumlu bir alanda süzülmüş suları tepenin ayağında yüzeye çıkan bir dere tarafından beslendiğini düşünür. Eski adı Zéla olan bu Zile Kasabası, zamanında Tanrı Anaïtis Dini'nin en ünlü merkeziydi.
Strabon'un rivayetine göre bu kasaba, Sémiramis tarafından yükseltilen bir toprak üzerine kurulmuştur. Strabon'dan çok zaman önce bu Zéla'dan söz etmiş olan Hirtius, bu görüşte değildir.
Zéla, Romalılar'ın yenildikleri ve yendikleri iki savaş ile meşhurdur. Birincisi Mithridates ile Eupator ve Lucullus'un kumandanı Triarius arasında olmuştur; ikincisi Pharnaces fâtihi ve şu sözlerin sahibi Sezar'ın savaşıdır : "Geldim, gördüm, yendim." Aulus Hirtius'un o denli iyi tasvir ettiği bu anılardan silinmeyen olayın geçtiği savaş alanı, Zile'nin sekiz kilometre Kuzeybatı'sında küçük bir vâdide bulunur. İstanbul Boğazı (Bosphore) Kralı'nın kamp kurduğu tepe kolaylıkla tanınır; bin beş yüz metrelik bir vâdi ile ayrılan daha yüksek tepe Sezar'ın kampını kurduğu tepedir.
 Pharnaces'ın ordusu, Sezar'a saldırmak isterken, bulunduğu tümsekten, vâdiyi aşmaya ve Sezar'ın birliklerinin siperlerini kazmakla meşgul oldukları tepeye tırmanmaya mecbur oldu. Sadece yörenin denetimi bile Romalı birliklerin konumunun tüm elverişliliğini açığa vurur. Bu olay şehir dışında geçtiği için, tarihçiye ünlü anıtlar üzerine birkaç ayrıntıya girme fırsatını hiç vermedi.
 Bugün Anaïtis Tapınağı'nın nerede olduğunu bilmiyoruz; her halde aynı türdeki bütün yapıların ortak kaderini paylaştı. Hıristiyanlar tarafından tamamen yağmalandı. Bu tapınağın yönetimi Comana'nınkinden farklı değildi. Başpiskopos'un sonsuz bir gücü vardı ve Zile krallara bağımlı bir şehir gibi değil, İran Tanrıları'na adanmış ve Piskopos tarafından bizzat yönetilen bir tapınak gibi kabul ediliyordu.
 Zile şehri, Zélitide sahasının yönetim merkeziydi. Pompée buraya şehir unvanını vermiş ve birtakım kasabayı da eklemiştir. Buraları, daha sonra Kraliçe Pythodoris'in özel arazisi olmuştur. . ANAÏTİSGender : FeminineUsage : Near Eastern Mythology (Hellenized)
 Anadolu'da da kadınlar tek bir erkekle evlenmeden önce, uzun yıllar Anaïtis Tapınağı'nda serbest aşk yasarlardı.